Pages

Subscribe:

Ads 468x60px

23 Eylül 2014 Salı

BANDIRMA ÖLÜN TRENİ

Efsane Bandırma Treni... 
Anlatacağım bu muhteşem deplasman anısında, bazen üzülecek,bazen sinirlenecek,bazende sanırım gülümseyeceksiniz,sevinç ile hüznün,coşkuyla hayalkırıklığının, dakikalar hatta saniyeler içinde gidip geldiği traji-komik ve ülkemiz sınırlarında başka hiçbir kulüp taraftarına nasip olmamış bir deplasman anısıdır bu... Okuduktan sonra ,benim gibi bu deplasmanı yaşamış olanların,aynı tren içinde yada Bandırma ilçesinde başlarından geçenleri yazmalarını rica ederek izninizle başlıyorum anılarımı yazmaya... 

Yanlız anımı anlatmaya başlamadan önce ,hepinizden bir şey rica edeceğim,okurken lütfen o yılların ülkemiz yaşam tarzı ve koşullarını göz önüne getirin,ya da hayal etmeye çalışın,tahmin edeceğiniz üzere o yıllar günümüzden oldukça farklıydı.En azından taraftar kompozisyonu çok değişikti,ne bir bıçak,ne de bir silah, son derece masumane bir kulüp sevgisiydi bu ,kelimelerle tarif edebilmem imkansız takdir edersiniz;...Bir olay olacaksa bu asla delikanlılık sınırlarını aşmazdı.Yumruk,tekme en fazla sopa ,tabi bize diğer kulüp taraftarlarının kafamıza yağmur gibi attıkları taşları ,bu delikanlılık sınırlamasından ayrı tutuyorum... 

1980 Mayıs ayı Karşıyaka Tren İstasyonu 
Göztepe ile yaptığımız amansız şampiyonluk mücadelesinin son haftasıydı.Bir hafta önce Atatürk stadında 80.000 kişinin tanık olduğu Göztepe ile yapılan final maçından, 0-0 beraberlikle ayrılarak,rakibimizin bir puan önünde son engel olan Bandırma deplasmanına gideceğiz,Bandırma'yı mutlaka yenmemiz gerekiyor,zira averaj olarak Göztepe bizden çok daha iyi ve son hafta Alsancak Stadın'da Balıkesirspor 'la karşılaşacaklar,ve bu maçtan galip gelecekleride aşağı yukarı herkes tarafından biliniyor,yani Bandırma'yı yenmekten başka hiçbir şansımız yok... 

Pazartesi gününden itibaren deplasman hazırlıkları başladı.Otobüslerin ve özel araçların dışında ,kulüp tarafından "özel bir trenin " Bandırma'ya kaldırılacağı haberi hemen yayılmıştı bütün Karşıyaka'ya,bütün taraftarlar Bandırma'ya neyle gideceklerinin planını yapıp,düşünürlerken ,ben ve bizim tayfa Bandırma'ya trenle gitmeye karar vermiştik.Bu arada biraz bizim tayfadan bahsetmek istiyorum,tribünde ismi "Atatürk Liseliler" olarak bilinen ancak Atatürk Lisesi'nin ,Karşıyaka Lisesi'yle yaptığı basketbol maçlarında ,okuldan ağır disiplin cezalarını alacağını bile bile, "Karşıyaka Lisesinin" yanında yer alan ve Karşıyaka Liseli arkadaşlarla beraber "Kaf Kaf" çeken 150 kişilik bir grubuz, Lise1980 nickimde buradan kaynaklanmakta... 

Bütün tayfa trenle Bandırma'ya gitmesine gideceğiz ama o zamanlar yaşlarımız 16-17 civarında olduğundan ailelerden maça gitmek için izin problemi var tabi ki 
Üniversite sınavı olduğundan ,izin koparmak çok zor olsada herkes ailesini bir şekilde ikna edip , maçtan bir evvel ki gün olan cumartesi akşamüstü saat 17 de Karşıyaka Tren istasyonunda buluştuk hepberaber;...Hepimiz tren biletlerini daha önceden almıştık,yani trene binmek için her hangi bir sorun yaşamayacağımızı düşünüyorduk aklımızca,ancak gelin görün ki ,istasyonda abartısız 3000 nin üzeride taraftar var treni bekleyen,...haydaaa!! trenin yolcu kapasitesinin 1500 kişilik olduğunu ve bu sayıda biletin satıldığını bilsekte,trene binememe korkusu sarıverdi içimizi ,Ama istasyonun belli bir yerinde toplanarak, trenin gelmesini beklemeye başladık,kararlıyız, öyle yada böyle bu trene bineceğiz... 

Önceden trenin saat 20 de kalkacağı belirtilmişti ama, Basmane garında treni süsleme çalışmaları uzun sürdüğünden ,saat 20 olmasına karşın halen görünmemişti...Mahşeri kalabalıkta zamanın Karşıyaka tezahüratlarını haykırarak,sabırsızca trenin gelişini bekliyordu.Derken çok geçmeden tren Alaybey istasyonunda görüldü.Yavaş yavaş Karşıyaka istasyonuna yaklaşıyordu;ama ne trendi ya ,bir gelin gibi süslenmiş trenin istasyonumuza yaklaşışını tüylerim diken diken olarak yazıyorum... 

Tren ,bayraklarımızla adeta yeşil ve kırmızı renklere boyanmıştı,lokomotifin önünde yeşil ve kırmızı çiçeklerden oluşan devasa bir çelenk vardı.Dedim ya bir gelin gibi süzülüyordu adeta...Tren durduğunda ,istasyonda adeta kıyamet koptu; zavallı kondüktörler bileti olmayanları trene almama çabası içindeler ama, kim dinler,bileti olanda olmayanda hem kapılardan hem pencerelerden atıyor kendini trenin içine; tabi bizim tayfada arka vagonlardan birine hepberaber kapıdan ,pencerden doluşuverdik,şimdi size trenin içindeki manzarayı anlatıyorum,lütfen daha dikkatli okuyun... 

Vagonların koltuklarında normal olarak yanyana maksimum üç kişi oturabilir,ama taraftar balık istifi gibi ,koltuklarda üst üste en az 10 kişi var,trenin koridorlarında adım atmak mümkün değil taraftar koridorlara yatmış vaziyette,valiz ve öteberi konmak amacıyla yapılmış olan koltukların üzerindeki raflarda silme taraftarla dolmuş durumda...taraftar pencereden sarkıyor,yani anlayın içerde zar zor nefes alınabiliyor,bu aslında yeşil kırmızı renklere ,Kaf Sin Kaf'a duyulan aşkın bir göstergesi,bunları yazarken sizleri temin ederim ellerim titriyor,klavyenin üzerine gözyaşlarım damlıyor... 

Neyse biz bu şartlar altında trenin kalkamayacağını düşünüp beklemeye koyulmuşken,birde baktık ki ,tren yavaş yavaş hareket etmeye başladı ve uzun uzun ,sanki Kaf Kaf çekercesine makinist trenin düdüğünü öttürüyordu ,esastan da hareket etmişti tren,kapasitesinin iki misli insan olsada "yaşlı kraliçe" var gücüyle Bandırma'ya götürmeye başlamıştı bizleri...Bu arada trenin makinistinide ayrıca kutlamak istiyorum cesaretinden dolayı,...büyük bir devrilme riski de olsa ,trenden bir kişinin bile inmemiş olması, ayrıca kutlanacak bir cesaret örneği ve Karşıyaka sevgisinin göstergesi... 

Yol boyunca yaşananlar 

O zamanlar şimdiki gibi hazırda satılan ve üzerlerinde çeşitli yazılar olan Karşıyaka atkı ve kaşkolları yok,hepimiz boyunlarımızda annelerimizin yünden ördüğü yeşil ve kırmızı renklerden oluşan kaşkollarımızla,yine annelerimizin yapmış olduğu nevaleleri ortaya koyup hepberaber paylaşıp yerken,bir yandan da ,yarın ki maçta yapılması gereken tribün organizasyonunu tartışmaya başladık.Bu konuşmalar süre dursun Akhisar'ı çoktan geçmiş olduğumuzun farkına vardık,maşallah "yaşlı kraliçe"'den tık yoktu daha,onca ağırlığı var gücüyle hedefe doğru ulaştırmaya çalışıyordu.Bu sırada vagondan vagona bir söylenti yayılmaya başladı.Deniyordu ki tren Balıkesir'e ulaştığında ,Balıkesir'in fanatikleri tarafından taşlanacak,haydaaa!!! tabi bilirsiniz bizim taraftar hiç sevmez böyle şeyleri,hemen karşı hazırlıklar başladı.Gerçekten taş atılırsa karşı koymak için bizede taş gerekiyordu ,ama dedim ya bizim taraftar hakikatten "delikanlı" taraftardı; böyle bir ihtimali düşünüp, önceden trene taş takviyesi yapmamıştı,yani elimiz kolumuz boştu...Bunun üzerine en ön vagondakiler makiniste Balıkesir'e gelmeden önceki ilk durakta durması için ihtyaç molasını mazeret ederek baskı yapmaya başlamışlar, aslında amaç korunmak amacıyla ,durulacak istasyondan cephane yani çakıltaşı toplamak,neyse makinist ikna edilmiş olacak ki ,bir istasyonda durdu tren ,inmeyi başarabilenler taşları hem kendilerine topluyorlar,hemde inemeyenlere camdan sürekli uzatıyorlardı.İşlem tamamdı başımıza gelebilecek bir saldırı karşısında ,yeteri kadar donanımlıydık artık... 

Mola bitti yola devam,önümüz Balıkesir... 

Bu arada bizim tayfadan Timuçin adlı arkadaşımızın başına gelen bir olayı anlatmak istiyorum, Balıkesir'e yaklaşırken kondüktörler uyuz olmuş olacaklar ki,koridorlardaki insan barikatlarını kan ter içinde aşmaya çalışarak vagondan vagona "bilet kontrol" bahanesiyle boy göstermeye başladılar,dedim ya o devrin şartlarını gözünüzün önüne getirirseniz köndüktörler az da olsa korku verirdi insanlara,ama şimdi nerde gıkını çıkarsa mazallah bıçaklanıp ,trenden bile atarlar aşağı...neyse kondüktör bizim vagona geldiğinde Timuçin'nin cebinden zemine taaaakkkk diye bir çakıltaşı düşüverdi.Kondüktör ağzı açık bir şekilde "o ne laaannn" diye bağırdı doğal olarak;...Timuçin'nin verdiği cevaba bakarmısınız Allahaşkına..! "Abi valla böbrekten rahatsızım, böbrek taşımı düşürdüm herhalde"...Haydaaa hepimiz koptuk tabi bu lafın üzerine,kondüktörde gülerek diğer vagonlara doğru gitme çabası içine girdi yeniden,vallahi bizim tayfada "Balıkesir'e geliyoruz baylaaarrr" sesiyle çıktı gülme krizinden...Balıkesir'de korkulan olmadı saat sanırım geceyarısı 2.30 falandı ve bütün şehir mışıl mışıl uyuyordu.Ama bizim taraftar durmaz tabi yerinde ,asla taş atmadan sadece Kaf Kaf diye haykırarak uyandırmaya başladı bütün şehri,tabi tren burada hiç durmadan devam etti yoluna, bu sırada evlerin ışıklarının teker teker yanmasıda çok keyif vericiydi doğrusu,gürültüye uyananlar bir bir ev lambalarını yakıyorlardı. 

Saat 3.30 Davulcu ile Zurnacı geliyor... 

Evet Geceyarısı saat 3.30 gibi bizim vagon davul sesleriyle sarsıldı.Davulcunun vagona girmesiyle en coşkulusundan bir eğlence başladı vagonda,bu arada zurnanın sesi geliyordu ama Zurnacı yoktu piyasada,ne yapsın zavallı kalabalıktan zar zor yürüyerek ,20 dakika sonra ulaşabildi bizim vagona diğer vagondan,Davulcu ise bahşişleri toplayıp arkamızdaki vagona geçmişti çoktan,kanter içindeki Zurnacı ise peşinden koşup duruyordu yetişmek için... 

Bu sırada ilginç bir olay daha oldu ,trenin en arka vagonu kafası kelle olanlara tahsis edilmişti,aşırı alkol alanlar ,kondüktör tarafından en arka vagona götürülüyordu.Anlaşılacağı üzere bu vagon anormal derecede kalabalık ve bir o kadar derecede alkol kokuyordu...Bu esnada sanırım "yaşlı kraliçe" Balıkesir rampalarında yorulmuş olacakki tren dağbaşında duruverdi.Haydaaaaa! hepimizi bir korku sardı tabiki,tren aşırı yükten bu rampayı çekememişti,... 
Eveeetttt nerde kalmıştık ,dedim ya "yaşlı kraliçe" yorulmuş olacakki ,Balıkesir rampalarında birden duruverdi.Bunu bir ihtiyaç molası zanneden en arka vagondaki sarhoşlar tayfasıda ,küçük sularını dökmek amacıyla ,zifiri karanlıkta işlerini görmeye başladılar.Bu sırada "yaşlı kraliçe" son bir gayretle hareket etmeye başladı.Arkadan gelen "Durruuuunnn biziiiiii bekleyiiiinnn" haykırışları ,trenin hareket ettiğini görüp akılları başlarına gelen sarhoş tayfasındandı. Sonra birkaçı trene yetişemedi diye bir haber yayıldı.Makinistin treni o rampada tekrar durdurabilmesi mümkün değil tabi...Artık kalanlar o dağbaşında kurda kuşa yemmi oldu orasını kimse bilemiyor ,ama böyle bir haberde almadık daha sonra ,her halde sığındılar bir yerlere... 

Kral Metin Oktay ... 

Trende birde baktık rahmetli Metin Oktay var, kendisi Galatasaray Camiasının çok değerli bir şahsiyeti ama,o gece trende o da bulunuyor,hemde körkütük sarhoş bir vaziyette ve şunları diyerek vagon vagon dolaşıyor, kendisine Galatasaray diyenlere şöyle karşılık veriyordu rahmetli... 
"Cim Bom Bom yoooookkkkk ,Kaf Kaf vaaarrrrrr, Kaf Kaf Kaf Sin Sin Sin Kaf Sin Kf Sin Kaaaffffffff" diye hançeresini yırtıyordu.Bu durumu gören bizlerde ona katılıyor ve Kaf Kaf çekiyorduk,boğazımız patlayana kadar.... 
BANDIRMA'YA VARIŞ... 

Uzun süren gecenin sonunda saat 7.00 gibi nihayet Bandırma'ya varmıştık;1500 kişi kapasiteli trenden oluk oluk insan iniyordu Bandırma garına ,daha öncede belirttiğim gibi trende abartısız iki misli yani 3000 Karşıyaka sevdalısı vardı.Karşıyaka'dan bu maç için sayısız otobüs ve özel arabada yola çıkmıştı , onlarla karşılaşıp bir an önce hepberaber "Kaf Sin Kaf" çekebilmek için ,hızlı hızlı marşlar söyleyerek Bandırma sokaklarına akıyorduk; 
Trenden inen binlerce Karşıyaka sevdalısının ,arşa kadar yükselen Kaf Kaf haykırışlarıyla o sabah o saatte uyanık Bandırma'lı kalmamıştı sanırım,şehir merkezi gelişimizle birlikte birden hareketlenmişti...Bandırma merkez ve Bandırma koyu gardan epey bi aşağıda kalıyordu ,yani demek istediğim gar merkezin ve koyun tepesinde yani epey bir yukarısındaydı.Gardan Bandırma koyuna baktığımda tüylerimi diken diken eden bir manzarayla karşılaştım... 

Koyda 50-60 tane kadar sandal ,hepsinde atlas atlas yeşil-kırmızı bayraklarla Bandırma koyunda nazlı nazlı süzülüyorlardı.Yukarıda kalan bizleri gören sandaldaki bu Karşıyaka'lılar koydan bize hançerelerini yırtarcasına Kaf Kaf çekerek sanki hoşgeldiniz diyorlardı.Anlaşılan oydu ki sandal sefası yapan bu renktaşlarımız ya akşamdan buraya gelmişlerdi yada otobüs ve özel araçlarla geleceklerin öncüleriydi.Bu arada size küçük bir detayı daha belirtmem gerekiyor , bu maçla birlikte Türkiye'de ilk kez bir maç dolayısıyla o gün şehirdeki tüm alkollü içki satan yerler kapatılmıştı ,yani hiçbir yerde alkol satışı yoktu ,ama bilirsiniz bizim taraftar bu konularda gayet tecrübelidir, gereken nevaleyi Karşıyaka'dan fazlasıyla temin ederek tedarikli gelmişlerdi.Buldukları boş park ,koy kenarı ,işte aklınıza gelebilecek her yerde çaktırmadan içki alemlerine başlamışlardı bile ... 

Bizim tayfada hepberaber Bandırma'yı dolaşmaya başlayıp ,bir yandanda Karşıyaka'dan gelecek otobüsleri bekliyorduk ,Bandırma aslında hepimize çok sevimli bir yer gibi gelmişti önceleri taa ki ! maçın bitimine kadar yani ,kendi halinde ,saf ve güzel bir sahil beldesiydi aslında ,insanları ve esnafıda sabahın bu ilk saatlerinde hepimize gayet içten davranıyor ,hatta hiç endişelenmememiz gerektiğini Bandırmaspor'da bir şey olmadığını ,bu maçı rahatça kazanıp evimize şampiyon olarak döneceğimizi söylüyorlardı.Daha fazla zaman kaybetmeyip bilet endişesinide taşıyarak tüm tayfa stada gitmeye karar verdik ,malum onca Karşıyaka'lı sığabilecekmiydi acaba Bandırma stadına?,Bu sırada kornalarının dibine basa basa otobüslerimizde stada ve Bandırmaya üçer beşer gelmeye başlamıştı. 

STADA GELİŞ 

Ara sokaklardan geçerek saat 9.30 gibi Bandırma Stadına gelmiştik bütün tayfa ,stadın dış görüntüsünü size şöyle anlatayım kısaca ,duvarları kayısı sarısı ama tamamına yakınının sıvaları dökülmüş ,köhne mi köhne bir staddı dış görüntü olarak ,Karşıyaka taraftarına ayrılan tribünün gişelerinin önü ana baba günü gibiydi ama o zamanın abileri herkesi bir düzen içine sokmak için sıra yapmaya çalışıyorlardı.Bu arada bunu bir övünç ve kendini beğenmişlik olarak söylemek istemiyorum ama ,o zamanları yaşayan herkes bilir bunu ,bizim lisenin tayfası tribünü organize eden gruptu , bütün besteler bizim tarafımızca yapılır ve tüm stadlarda herkese öğretilerek hepberaber söylenmesini sağlardı.Bu nedenle dönemin abileride inanın bizi çok severdi;hepimize isimleriyle hitap ederlerdi ,tabi buda çok ama çok hoşumuza giderdi hepimizin ,bir örnek verecek olursam şimdilerde Alsancak Kapalı'yı bağırtan Hakan 'da (Ortabaş) bizim tayfadandı.Belki tanıyanlarınız vardır halen...Neyse bahsettiğim abilerimiz bizleri bir şekilde gişenin en önüne aldılar ,içerinin organizasyonunu sağlamamız ve en ideal yere oturabilmemiz amacıyla... 

STADA GİRİŞ... 

Maç yanılmıyorsam 15.30 da başlayacaktı ve gişeler saat 11.00 gibi açıldı hatırladığım kadarıyla, stad çevresindeki mahşeri kalabalığı kelimelerle anlatabilmem imkansız ,tren+otobüsler+özel arabalar ,Bandırma'da yaklaşık 8.000 kadar Karşıyaka'lı vardı.Stada ilk girenler arasında bizim tayfada bulunuyordu.Ancak girmemle beraber zeminin kötülüğünü anlatamam sizlere ,zımpara taşı gibi sert bir topraktı sahanın zemini, bu zemini görünce acabalar? gelip geçiyordu kafamızın içinden ama böyle bir şeyi düşünmek bile istemiyorduk hiçbirimiz,tribünlerimiz olanca hızıyla dolmaya devam ederken bir yandanda tribünün heryeri yeşil ve kırmızı renklere boyanıyordu bayrak ve flamalarımızla...Bandırma stadı karşılıklı iki adet tribünden oluşuyordu ,bunun bir tanesi bize bir taneside Bandırmalılara tahsis edilmişti,onlarda kendi tribünlerine yavaş yavaş geliyorlardı.İlk önceleri aramızda en ufak bir sorun yoktu ,ne zamanki Bandırma tribününün arkasındaki bir evin balkonundan sarı-kırmızı bir bayrak sallandı ,işte o andan sonra kızılca kıyamet koptu bizim tribünde , hemen o eve doğru saldırılar ve küfürler başladı doğal olarak,ortalık bir anda gerginleşti ,karşı tribün "Bandırma -Bandırma" diye tempo tutmaya başlayınca bizim tribünde "Bandırcaazz -Bandırcaazz" diye karşılık vermişti.Sakin giden tribün ortamı böylece geriliverdi birdenbire...Neyse bir süre sonra herkes sesini maça saklamayı düşünerek ,başlama vuruşunu beklemeye başladı. 


MAÇ BAŞLADI ,HAYDİ KAF KAF'IM 

Ve bizi şampiyon yapacağına inandığımız kader maçımız başladı.Tribün atmosferini size tekrar kısaca özetlemek istiyorum... Karşıyaka'dan "tren+onlarca otobüs ve özel araçla" Bandırma'ya akan yaklaşık 8.000 dolayındaki yeşil kırmızı aşığı stada zorda olsa girebilmiştik ,bize ayrılan tribün yaklaşık 4.000 kişi kadar taraftar alabilmişti,geriye kalan bir o kadar taraftarımız ,emniyetin almış olduğu önlemlerle ,kale arkalarında bulunan tepemsi bölgelere konuşlanmıştı,diyeceğim korkulan olmadı ve Bandırma'ya gelen herkes bu şekilde staddaki yerini almıştı.Tribün ve bahsettiğim tepeler yeşil ve kırmızı renklerle adeta bir gelin gibi süslenmişti.Bu maç için İzmir civarında bayrak yapımı için yeşil ve kırmızı iplik kalmamıştı. 

Başlama vuruşuyla birlikte bütün taraftar golün ,hatta gollerin bir an önce gelmesini bekliyor , sloganlarımızla adeta yeri göğü inletiyorduk;Bandırma seyircisi ise son derece sakin bir şekilde maçı izliyordu.Maçın gidişatı bizim açımızdan kolay olmayacağı Bandırma'nın sert ve yıldırıcı futbolundan daha ilk dakikalarda anlaşılmıştı;saha zemininin bir zımpara taşından farksız oluşu doğru düzgün pas yapmamıza da engel oluyordu.Maç Bandırma kalesine sürekli yüklenişlerimizle geçiyor ama net pozisyon bulmakta çok zorlanıyorduk;doldurt boşaltlarla devamlı baskılı bir oyun oynamamıza rağmen,dişe dokunur bir gol pozisyonumuz olamadı bu yarının sonuna kadar,ancak anlaşılan bir şey vardı ki zamanın Göztepe yöneticilerinin Fevzi Şaşal ve Tacettin Hiçyılmazın hafta içinde içi para dolu çantalarla Bandırmaya gidip Bandırmaspor'a teşvik primi verdikleri söylentileri ayan beyan ortaya çıkmıştı;Bandırmaspor kapasitesinin çok üzerinde bir direnç gösterip aşırı derecede sert oynuyordu. 
Maçın ilk yarısı bu şekilde 0-0 sona ermişti ama herkes ikinci yarı bir tane de olsa golümüzün geleceğinden son derece emindi.Diğer alternatifi aklımıza bile getirmek istemiyorduk;bu arada bazılarımızın elinde radyolar Göztepe-Balıkesirspor maçınının skorunu tüm stada yayıyorlardı.Orada da henüz gol olmadığı haberi yüreklere bir nebze olsun su serpiyordu.Aranın ardından ikinci yarı başladı; değişen birşey yoktu ,takım yine doldur boşaltlarla Bandırma kalesine yükleniyor,Bandırmaspor oyuncularıda inanılmaz bir direnç ve sertlikle ataklarımıza karşı koyuyorlardı.Bu arada Göztepe'nin 1-0 öne geçtiği haberi gerek Bandırma tribünündeki bazı seslerden ,gerekse radyodan maçı dinleyen bazılarımız tarafından haber edilmişti; tribün bunun üzerine panik ve endişeyle olanca gücüyle takımı desteklemeye ,bir an önce gole kavuşmak için takıma tarifi imkansız bir destek vermeye başlamıştı.Ancak beklenen gol bir türlü gelmiyor dakikalar sürekli eriyip gidiyordu.Bu arada tribünde birden bir uğultu koptu Balıkesir'in beraberlik golünün haberiydi bu ,sinirleri boşalan taraftar gözyaşlarıyla birlikte daha bir haykırarak takıma destek vermeye devam ediyordu..Artık sonlara ,yani son onbeş dakikaya giriyorduk ,bu sırada yine karşıdaki Bandırma tribününden bir uğultu koptu;radyodan maçı dinleyen taraftarlarımızda maalesef İzmir'de skorun 2-1 olduğu haberini doğruluyorlardı.Hepimizin halet-i ruhiyesini takdir edersiniz artık ,avucumuzun içindeki şampiyonluk göz göre göre ,bağıra bağıra gidiyordu.Bu sıralarda maçtaki en önemli pozisyonumuz yaşandı.Ceza sahası çizgisi üzerinden kaleye girmekte olan bir şutumuz ,büyük şanssızlık sonucu santraforumuz Murat'ın sırtına çarparak auta çıkmıştı;bu pozisyonun kaçışından sonraki tribün ve tepelerde bulunan taraftarımızın isyan ve feveranı,dövünüşü hala daha gözlerimin önünden gitmiyor,bir dakika sonra bizim tribün tekrar bir yumak oldu.Gözyaşları sel olup akıyordu ,Balıkesir durumu 2-2 yapmıştı zira,o sevinci o heyecanı kelimelere nasıl döksem bilemiyorum,daha öncede belirttiğim gibi sevinçle hüznün ,coşkuyla hayalkırıklığının dakikalar hatta saniyeler içinde gidip geldiği böyle bir şeyi hiç yaşamamıştık o zamana kadar... 

VE MAÇIN SONU... 
Artık uzatma dakikaları oynanıyordu.Bizler gözlerimiz sahada umutsuzca maçımızı izlerken ,bir radyonun başında en az 150 kişi olarak binlerce taraftar radyolu taraftarlarımızın yanında kulağımızı iki büklüm şekilde İzmirdeki maça yöneltmiş ,bu maçında 2-2 bitmesi için Tanrı'ya yalvarıyorduk,ama maalesef korkulan oldu ,Göztepe daha sonra televizyondan izlediğimiz tamamen şike olan golünü atmıştı.Üstüne üstlük Bandırma tribünlerinden bu kez bizleri dahada delirten bir haykırış çıkmıştı. 
Artık durumu gözünüzün önüne getirin ,her iki maçta bitmiş ,şampiyonluk umuduyla geldiğimiz Bandırma'dan ,teşvikli Bandırmalı oyuncular ve Göztepenin şikeci yöneticileri sayesinde eliboş dönüyorduk... 

MAÇ SONU BANDIRMA SOKAKLARI 

Hırsından ,yaşadığı şoktan deliye dönmüş 8.000 civarındaki taraftar olanca hızıyla stadı terkediyor ,hepimizin gözlerinden belli olan "Bandırmada taş üstünde taş ,kelle üstünde baş kalmayacak" kararlılığımızla Bandırma sokaklarına Bandırma'lılara saldırıya geçmiştik...İşte maç sonunda Bandırma'da gördüklerim... 

*Hayatımda ilk kez azılı bir terörist gibi kaldırım taşlarını söküyordum,taşları sen sökeceksin hayır ben sökeceğim diye kendi aramızda kavgalar bile başlamıştı;Bandırma'daki bütün evlerin ,bütün dükkanların camları teker teker yere iniyordu 
*Kimi taraftar ellerinde benzin bidonları ,çöp tenekelerini ve sahildeki bazı sandalları ateşe vermiş,gökyüzüne doğru alevler ve dumanlar yükseliyordu 
*Bu sırada gözlerime inanamadığım bir olaya tanık oldum ,bazı taraftarlar bir pastanenin içinde dondurmaları muhafaza ettiği metalden yapılmış dondurmanın durduğu tenekeleri , rastgele Bandırmadaki arabaların camlarına indiriyordu.Polis olaylar karşısında donmuş sadece seyrediyordu. 
*Her tarafı dağıtarak tren ve otobüslerimize doğru giderken,Bandırma halkıda galeyana gelmişti;ellerinde kazmalar,tırmıklar,kürekler kendilerini korumaya çalışıyorlardı ,bu artık maçtan çıkan Bandırmalılardan ziyade tüm Bandırma halkıyla yapılan bir savaştı 
*Olaylar bitmek bilmiyordu.Aslında bu anlattıklarım hiç doğru şeyler değildi ama ,rakipten teşvik primi almış,rakibinide şikeyle yenmiş bir kulübe destek olanlara yapılacak başkada bir şey yoktu,gözümüz dönmüş bir şekilde Bandırmayı yerle bir ediyorduk 
*Daha sonra jandarma ve polis işbirliğiyle olaylar kısmen duruldu ,ancak tamamen bitmesi mümkün görünmüyordu.Bandırma'yı haritadan silme mücadelesi bir şekilde devam ediyordu. 
*Bizim tayfa gözyaşlarımızı sile sile ,birbirimizi teselli ede ede trenimize doğru yol alıyor,aramızdan hırsları geçmeyenler yol boyunca görülen Bandırma'lılara tekme tokat dalıyorduk 

Trene geldiğimizde içimi bir utanç duygusu kaplamıştı "Yaşlı Kraliçeye" karşı,...Lokomotiftende adeta gözyaşları damlıyor ben sizi bunun için mi sırtlayıp getirdim buraya dercesine sanki bizlere sitem ediyordu.Ama bir yandanda bize hadi atlayın bakalım eve dönüyoruz ,her şey geçer "Kaf Sin Kaf" sevgisi bitmez diyerek teselli ediyordu... 

Sonra "Yaşlı Kraliçe" hareket etti ,eve dönüş başlamıştı.Trende olanlar aynen tahmin edeceğiniz gibi,en ufak şeyden bir kavga çıkıyor,camlara dayanmış yorgun yüzlerdeki gözlerden sicim gibi gözyaşları akıyordu. 

Daha sonraki yıllarda gördük ki para ve şikeye karşı " 7 sene" daha mücadele edecektik şampiyon olabilmek için...Şu an, şike olduğu resmen olmasada vicdanlarda tescilli bir şampiyonlukla birinci lige çıkıp,şimdilerde amatör kümeye düşmeme mücadelesi veren rakibimize ise sadece ve sadece acıyorum...hepiniz gibi... 

"NEREDE O ESKİ GÜNLER ,O ŞEVK ,O HEYECAN 
BU GÜLERYÜZLÜ ADAM BEN DEĞİLİM 
SEN ŞAMPİYON OLAMAZSAN" 

0 yorum:

Yorum Gönder