Pages

Subscribe:

Ads 468x60px

21 Eylül 2015 Pazartesi

Biraz nostalji yapmaya nedersiniz.. Sizleri, çoğumuzun oynadığı mahalle maçlarına götüreceğiz bu akşam. Teknolojinin hepimizi sosyal medya hayatına alıp götürdüğü, arkadaşlık ve mahalle kültüründen tamamen uzaklaştırdığı bu dönemde, birazcık da olsa yaptığımız bu haber, umarız sizlerde bir tebessüm uyandırır ve hepimizin yüzünde biraz olsun gülümseme bırakır.
Kimimiz Karşıyaka Lisesi bahçesinde buldu kendini toprak ve beton sahalarında kozalaklarla.. kimimiz Şemikler Lisesi bahçesinde koşturdu pilastik topun peşinden.. ya mahalle ara sokaklarında, taş taş üstüne koyulup oluşturulan kale direkleri, mahalle amcalarımızın maç sahamıza parkettiği arabaların yüzünden yarım kalan maçlar.. hele hele çok iyi şut çeken arkadaşlarımızın camları kırıp komple herkesin kaçması.. ya maçın en güzel anında patlayan toplar..
Kısacası sizlere mahalle maçlarında oluşturduğumuz kuralları ve aklımıza gelenleri paylaşmak istedik.. Biraz araştırdık, biraz bizler ekledik.. Umarım sizlerin de ekleyeceği anılar olacaktır.
Okuyarak hayale dalmaya buyurun..
1. İyi oynayan iki kişinin aynı takımda yer almamasına dikkat edilirdi.
2. Maçlar minyatür kalede oynanıyorsa, penaltı boş kaleye ters şekilde topukla vurulurdu.
3. Maçların hayali kale direkleri arası adım ile sayılır, olmaları gereken yerler iki taş ile işaretlenirdi.
4. Bazı arkadaşların ayakları büyük olunca, aynı kişi kale önünde adım sayarken, mızıkçılık yaptı diye üstüne yürünürdü.
5. Hava kararınca, ezan okununca, anne-baba çağırınca maç biterdi. Hatta kimimiz geç kaldığından anne dayağıyla karşı karşıya kalırdı.
6. Üç korner bir penaltıydı.
7. Toplar plastikti.. Hatta sonradan kaliteli olan kamesler çıktı. Topu patlatan parasını öder, patlak top ikiye kesilip kafaya takılırdı.
8. Bu plastik topların %80'i yamuktu..
9. Kaleci topu 3 kere sektirirse rakibe `Açılsana 3 kere sektirdim` derdi, rakip açılırdı; efendilik vardı.
10. Top insanın pek münasip olmayan bir tarafına gelirse herkes `işe işe!` diye bağırırdı.
11. Abanma ve burun vurmak yoktu, vurulursa eleştirilip kınanırdı.
12. Televizyonda Tusubasa çizgi filmi izlenip sonra sokakta herkes Kartal vuruşu yapardı.
13. Topun sahibi tüm kuralları koyar, takımı kurar, kaleyi seçer, istemediği kişileri topuyla oynatmazdı.
13. Klişe laflar vardı: `At bakayim abinin kıllı göğsüne!
14. Maçı izleyen küçük bir grup varsa, penaltı olup olmadığına o karar verirdi, saygı vardı.
15. Frikiklerde baraj mesafesi, frikiği kullanacak olan kişinin koca bir zıplayışının akabinde 3 koca adım atmasıyla belirlenirdi... Büyük atılan adıma karşılık olarak rakip takım "sen tuvalete de mi böyle gidiyon?" diyerek ortalığı kızıştırırdı.
16. Her mahallenin bir takımı vardı. Transfer borsası gibiydi. Takımın en iyi adamını diğer mahalle transfer edebilir söylentileri dolaşır dururdu.
17. Top, oyun alanı içerisindeki herhangi bir arabanın altına kaçarsa büyük bir şevkle arabanın altına yatılıp top alınırdı.
18. Gol olduktan sonra eğer tartışmalar olursa ve golü yiyen takımın bir oyucusu golü kabullenirse rakip takım direk o kişiyi yüceltip "adamın gol diyo" diyerek golü alırlardı. Golü kabullenen kişi de kaleye veya defansa alınırdı.
19. Varsa hakeme yapılan en dolu dizgin hakaret: "hakeme gözlük, eline de sözlük" tü.
20. Sabit bir kaleci yoksa 2 golde bir veya dakika usulü oyuncular aralarında değişirdi.
21. Dizde veya ayak ucunda top sektirerek de sıra belirlendiği olurdu (genellikle 9 aylık veya 21 aylık gibi oyunlarda).
22. Atan alır spor vardı. Eğer top kime çarpıp çıkmışsa topun gittiği yer neresi olursa olsun koşa koşa gidip alırdı.
23. Mahallenin abileri kaleci alıştırırlardı.
24. Skor ne olursa olsun akşam saati yaklaştığında "golü atan kazanır." kuralı işlerdi.
25. Maçlardan sonra tulumbalarda ya da bahçe çeşmelerinde su sırasına girmek ayrı bir davaydı ve mutlaka koşa koşa gidilirdi. Genellikle yaşlı amca veya teyzeler, zemin katta oturanlar bu işin acımasız kurbanlarıydı.
26. Para o zamanlar kolay bulunmadığından maçın hangi takım tarafından başlatılacağına; bir tarafına tükürülmüş yassı bir taşın havaya atılıp, yaş mı,kuru mu seçiminde doğru tarafı bilen tarafın başlaması yöntemi ile karar verilirdi.
27. Kaleler taştan olduğu için atılan şut önce defansa çarpıp sonra taşın üstünden geçtiyse şutu atan takım gooll diye yaygara çıkarırdı.Rakip takımın gol değil kale üstü cevabına,gol yoksa korner o zaman ver topu diyerek racon kesilirdi.
28. Caner Menderes/ Kalecinin boyu kısaysa üstten giden top aut olurdu.
29. Hasan Akgül/ 10 da devre 20 biter.
30. Ümit Şölen/ 9 aylik larda sevmediğin biri geldiği zaman son gelen oynamaz denilir ve buna kimse itiraz etmezdi.
31. Rahman Karakaya/ Abanmak yok.
32. Çağdaş Yıldırım/ Üst üste koyularak yapılan taştan kaleler kaleciler tarafından sürekli küçültülürdü.
33. Çağdaş Yıldırım/ Kaleden kaleye gol sayılmazdı tabi kaleci topa dokunmazsa diye bi kural vardı.
34. Bagatur Kunarkajapon kale yapardi benim mahalle elemanlari.adi niye japondu bilmiyorum ama zevkli olurdu.
35. Bagatur Kunarka/ birde imbat gazozu+taç kraker yada kolasina maç yapardik bayramlarin 2. yada 3. gunlerinde ailesiyle gezmeye gitmemis mahalleli cocuklar arasinda
36. Ömer Gerçek Kızman/ Atletlerin arkasına suluboya ile forma numarası yazılırdı.
37. Osman Elmas/ Gode cengiz de minyatür sahası 1 saat kiralamak için arkadaşlar ile depozitolu şişe, gazete, dergi, kâğıt toplar. Onları paraya çevirip sahayı kiralardık. Güzel günlerdi.
Sizlerinde eklemek istedikleri varsa arkadaşlar yoruma ekleyebilirsiniz. Uygun görünenler haberimize yorumu yapanın ismiyle beraber numara olarak eklenecektir.

0 yorum:

Yorum Gönder